Sürpriiiz: 24 Haziran’da “ikinci tur”, 31 Mart’ta “yeni parti”!
“Gazeteler artık yazmıyor, yazmıyor” diye söze giriyor, Fehmi Koru abimiz..
Sonra, haklılığını tescillemek için, “Erken saatte önünden geçtiğimde bayinin önündeki her gazeteye yer verilmiş panoda ne kadar gazete bulunuyorsa, çok sonra önünden geçtiğimde aynı sayıda gazetenin yerli yerinde kaldığını fark ettim” iddiasında bulunuyor..
Yaptığı bu tespitin, tek başına hüküm çıkarmaya yeterli bir veri olmadığını, düşünemiyor mu?
Yoksa düşünmek mi istemiyor?
Gazete bayiliği yapmanıza, küçük çapta da olsa mutlaka bir dönem de olsa bakkallık yapmanıza gerek yok..
Gazeteler o panoya alabildiğince konulur..
Sonra bittikce, tezgah altından alınıp, eksik kaldığı oranda yerine doldurulur.
Olsun..
Fehmi abiyi yazdırmayan gazetelerin elleri kırılsın.
Fehmi abiyi yazdırmayan gazeteler, artık yok olsun..
İyi de Fehmi abi..
Sen de biliyorsun ki..
Gazeteler artık yerlerini, internet medyasına bırakıyor..
Gazetelerin toplamda 3,54 milyon sattığı tarihlerde, en kral internet sitesinin tıklanma sayısı 400 bini bile bulmuyor iken..
Şimdi tek başına yeniakit.com.tr 3 milyon tıklanmayı geçti, gün gün 4 milyon tıklama alıyor....
Ama Fehmi abi dertli..
Fehmi abi üzgün..
Benim gibi parlak fikirleri olan bir yazar, Hürriyet’e tam sıçrama yapacak iken..
Bir küçücük zamanlama hatası yüzünden, nasıl “gazetesiz kalır” diye düşünüyor olmalı..
Sıkıntısı buradan kaynaklı..
Haksız da değil..
Haberturk’den Hürriyet’e sıçrayacak iken..
Sıçramayı yaptı..
Ama havada kaldı..
Hürriyet’e inemedi..
O daha havada iken..
Hürriyet’teki dengeler değişti..
Yere indiğinde de, onu genel yayın yönetmeni yapacak Hürriyet’i eski yerinde bulamadı..
Ama yine de..
Hatayı biraz da, kendimizde aramamız gerekmez mi?..
24 Haziran seçimleri öncesinde..
Cumhurbaşkanlığı için kimlerin aday olacağı tartışılır iken..
CHP’nin ve İyi Parti’nin adayları henüz netleşmemiş iken..
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı için aday olacakmış gibi bir hava oluşturmaya kalkarsan..
Onu başaramayınca..
“24 Haziran seçimlerinde hiçbir şey kesin değil. Sürpriz olabilir” diyerek, ikinci tur işareti verirsen..
Ama gittiğin berberde saçların önüne konulduğu, saçların ak mı kara mı olduğunu gördükten sonra bile..
Uslanmayıp..
Ak saçlarını, hâlâ kara diye göstermeye çalışırsan..
“(Yazıyor, yazıyor) yerini (yazmıyor yazmıyor)a bıraktı” diye yalan atarsan..
Malzemesi sadece yalan üretmek olan gazetelerin bile, hergün ısrarla iftiralarını atmaya devam ettiklerini, yazmaya devam ettiklerini gizlemeye çalışırsan..
Halkın yüzde 95’inin müslüman olduğu bir ülkede, çocukların Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gözeteminde camiye götürülmesinden rahatsız olanların hâlâ bunu manşet yapabildiği gerçeğini gizlemeye kalkarsan..
Oluşturmak istediğin algıda, yazılı basının sadece Türkiye’de bu kötü gidişata mahkûm olduğu izlenimi verir iken..
Yazının sonunu ise, “Yazılı basının zaten dünyada da kapanmaya doğru gittiği”ni itiraf ederek bitirirsen..
Okuyucu da seni tutarlı bulmaz, gazete yönetimleri de, Fehmi abi.
Sonuçta da..
Operasyonların havada kalır..
“Hürriyet’e genel yayın yönetmeni oluyorum” derken..
Bakmışsın, kendi internet sitende yazmaya mahkûm olmuşsun..
“Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığına aday oluyor” derken..
Bakarsın, Abdullah Gül adaylığa cesaret bile edememiş..
“24 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalabilir” derken..
Bakarsın, sandıkların açılmasının üzerinden daha 2 saat geçmiş iken..
Tayyip Erdoğan en yakın rakibinin nerede ise iki katı oyu alıp götürmüş..
İkinci tura kalması için gerekli oyun % 2,6 üzerinde fazladan oy alarak, ipi göğüslemiş..
**
Üç gün önce “yazmıyor, yazmıyor” diye yazan..
Evet, yanlış okumadınız..
“Yazmıyor, yazmıyor” diyerek de olsa.. Yazan Fehmi abi..
Dün de , 24 Haziran seçimi öncesi yaptığı kafa çıkarmanın bir tekrarını yapmış..
Diyor ki:
“Gerçek anlamda ‘heyecan’ bir tek AK Parti’nin itibar ettiği yazarlarda kendini belli ediyor.
Seçimin kritik il ve ilçelerde kaybedilebileceği endişesinin verdiği heyecan…”
Vay vay vay..
24 Haziran’daki “sürpriz”i çıkmayan Fehmi abi.
Şimdi eski defterleri karıştırıp, 24 Haziran için dillendirdiği “sürpriz”in benzerini, 31 Mart seçimi için yapıyor..
“Siyaset sürprizlere açıktır” ile devam ediyor..
“Yazmıyor yazmıyor” derken..
“Gazeteler yazmıyor, yazamıyor, yazarlar yazmıyor, yazamıyor” algısı oluşturmaya çalışır iken..
Yalan yazıp, “Abdurrahman Dilipak da zaten ‘5050 milletvekili AK Parti’den ayrılıp ya yeni bir partiye geçecek, ya da Saadet Partisi’nde yer alacak’ diye yazmış” palavrasını sıkıyor..
Ne zaman bu cümle kurulmuş diye merak ettim..
Ne baştaki bölüm ile ne sondaki bölüm ile Fehmi abiyi teyid eden, Dilipak’a ait bir yazı bulamadım..
Olsun..
Fehmi abi, yazacak..
İtibarlı gazetecileri kendisine referans olarak gösterecek.
Kafa karışıklığı ile bombayı patlatacak:
“Yarın ne olacağı üzerine senaryolar oluştururken, yalnızca iktidardaki partinin yanlışlarına yoğunlaşmak bu sebeple hatalıdır; sonuç için diğer partilerin gelecek tasavvurlarına bakmak gerekir.
Senaryolarda gördüğüm bir uygunsuzluk da, ‘yeni parti’ beklentisinin rahatsızlık unsuru olarak görülmesidir.”
Demek ki, 31 Mart seçimleri ile ilgili, Fehmi abi’nin yeni sürprizi ne imiş?
“Yeni parti” imiş..
Sen böyle hayal dünyasında yaşadığın müddetçe, yazamazsın Fehmi abi..
Sen yazamazsın..
AK Parti’nin kuruluşundaki konjonktür ile.. En fazla oy alan partinin % 23 anca oy alabildiği Türkiye ile..
Tek başına % 42 oy alan AK Parti’nin Türkiye’sini birbirine karıştırırsan..
Yazamazsın, Fehmi abi..
Yazmak için, önce dürüst olmak gerekir..
Her seçimde farklı yalan uydurup, bir sonrakinde değişik “sürpriz”lerle okuyucunun karşısına çıkmamak gerekir.
ALİ KARAHASANOĞLUYENİ AKİT GAZETESİ