Auto-Created-3
20 Kasım 2023 ( 5873 izlenme )
Reklamlar

otellcilerin vay be dedirtecek sırları

Vay be ilk kez duyuyorum bir daha otel seçerken dikkat edeceğim bunlara.. 

>>>>

Oteller 'kapısı herkese açık' misafirhanelerdir. İş ve mecburi seyahatler hariç, hiçbir yere ya da hiçbir şeye ait olamamanın memnuniyetini verir.Şiirlere de konu olmuştur, filmlere de...


En sık bahsedilen itiraflar arasında otel odalarında ölen insanlar var. Üniversite yıllarında yaz tatilinde bir otelde çalıştığını anlatan bir kişi, bir temizlikçinin cesedi odada nasıl bulduğunu şöyle anlatıyor: “Polis odaya bilirkişilerle birlikte geldi ve kimsenin ufak bir fikri olmadan cesedi alıp götürdü. Bu olay yerel haberlerde bile çıkmadı. Ayrıca otel bu olayı adları kötüye çımasın diye sakladı ve dışarıya hiçbir şekilde bilgi sızdırmadı."
Şans eseri epey ünlü bir isimle aynı otelde kalmış olanlar vardır. Bir çalışan “Onların orada olduğunu fark etmiyorum bile” diyor. Yine Stacey Jean isimli bir çalışan da: “Popüler bir beyzbol takımıyla aynı oteldeyim, tamam onlara tapıyorum ama kendimi bir bilge gibi hissetmiyorum” diye ekliyor.

 

Çalışanlar aslında kimin otele hangi amaçla geldiğini çok iyi biliyor. Özellikle de “gönül macerasına” atılan çapkınları... “Evet biz sizin kim olduğunuzu ve ne yaptığınızı biliyoruz, ama umurumuzda değilsiniz” Gloria Londono adlı eski bir otel çalışanı da şöyle ekliyor. "Eğer eşinizle beraber seyahat ediyorsanız, attığınız adımdan, aranızdaki patronun kim olduğuna kadar her şeyi biliriz”


************************************Bayat Ekmek    

Komşumuz Hanife teyze var. 8 aydır konuya komşuya
“Bayat ekmeğiniz var mı? Varsa verin kuşlar cama geliyor ıslayıp veriyorum.” diyordu. Çok da zayıflamıştı. Kiracıydı.
“Rutubetini çok ucuza oturuyorum diye çekiyorum.” diyordu.
Eşinden dul maaşı alıyordu. Gülen, şaka yapan Hanife teyze gitmiş, yerine suskun düşünceli Hanife teyze gelmişti. Annem dolma yapmıştı.

Bir tabak dolma uzatarak; “Hadi götür Hanife teyzene de sıcak sıcak yesin.” dedi.
Hanife teyzenin zilini çaldım. 75 yaşındaydı. Yavaş yavaş gelerek; “Kim o?” dedi.
“Ben Zeynep Hanife teyze” dedim.
“Tamam açıyorum kızım” dedi.
“Annem dolma yolladı.” dedim.

Elimden aldı, yüzüme baktı, yutkundu.
“Allah razı olsun.” dedi. Ben de yemek yiyecektim.

Şimdi yerim.” dedi.
“Hanife teyze annem tabağı istedi.”
Hanife teyze kapıyı kapatmayı bıraktı mutfağa yöneldi.
İçeriye baktım. Oturma odası karanlıktı. Işığı yaktım.

Masanın üstünde bir bardak su ve ıslatılmış ekmekler tabağa doğranmıştı. Aradan biraz zaman geçti. Hanife teyze tabağı uzattı.
“İki cihanda aziz olun evladım.” dedi.
“Sağ ol.” dedim.
Eve geldiğimde annem “Ne o ne oldu? Suratından düşen bin parça” dedi.
“Anne, Hanife teyze tabağa bayat ekmekleri doğranmıştı yiyordu.” dedim.
“Olur mu kızım? Baban da emekli, o da eşinden emekli maaşı baban kadar alıyor. Sen yanlış görmüşsündür, kuşlar içindir o.
’’Biz geçiniyorsak ki 3 kişiyiz, o tek başına hayli hayli geçinir.’’

Ertesi akşam anneme ne pişirdiğini sordum, etli kuru fasülye olduğunu öğrendim. İçimi bir kurt düştü.
Akşam yemeğine oturmadan “Anne Hanife teyzeye de bir tabak götüreyim mi? dedim.
Annem; “Kuru fasülye birtanem. Götür de, güzel bir şey değil olsun da hadi sen bilirsin.”
“Sıcak tabağı elime aldım.
Hanife teyzenin sesi: “Kim o?”
“Ben Zeynep”

Kapıyı açtı gülümseyerek, yüzüme baktı.
“Annem kuru fasülye yolladı bilmem sever misiniz?”
“Nimeti ayırt etmem tabii ki severim.
Allah razı olsun” “Ha unutmadan annem tabağı istiyor.”
Hanife teyze mutfak yoluna yönelir yönelmez, ben doğru içeri.
Masanın üstünde bir bardak su, ıslak ekmeklerin konduğu yarısı yenmiş tabak ve annemin bir gün önce verdiği dolmadan 4 tane. Soracaktım, sormalıydım. İçim içimi kemiriyordu.

Hanife teyze beni kapıda göremeyince içeriye yanıma geldi.
Sanki “Sor.” der gibi yüzüme bakıyordu ve sordum.
“Bu ıslak ekmekleri sen mi yiyorsun?
Hani kuşlara verecektin?”
Buğulu mavi gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.

Üzmüş müydüm anlayamadım daha 15 yaşındaydım ama ağlatmıştım.
“Evet ben yiyorum canım kızım. Benim bir oğlum birde kızım var.
Burada değiller. Başka il’deler. İkisi de çalışıyor. Araba alacaklarmış.
Bana kredi çektirdiler. Aldığım para ancak kiraya elektrik ve suya gidiyor. Üç beş kuruş ya kalıyor ya kalmıyor elimde. Ben de ekmek isteyemedim. Kol kırılır yen içinde kalır. Böyle bildirdiler, böyle öğrettiler. 3 yıl böyle idare edeceğim. Kimseye söyleme emi”

Bu sefer benim gözlerim yaşardı. Tabağı aldım, kapıdan çıkarken arkamdan: “Kimseye söyleme güzel kız.” diye bağırıyordu.
Eve geldiğimde bağıra bağıra ağlıyordum.
Annem şaşırmış, “Ne oldu kızım biri bir şey mi söyledi?” dedi.
Olanı anneme anlattım, o da çok üzüldü.
Böyle vicdansız evlat olmayacağım anneciğim.” dedim.

3 yıl boyunca tüm mahalle Hanife teyzeye kimimiz sabah kahvaltılıkları götürüyor, kimimiz öğlen yemekleri, kimimizse akşam yemekleri. 2 ay önce kaybettik. Hastayken okul çıkışı yanına uğramıştım.
Bana; “İyi kalpli meleğim sen mi geldin? Şükür borç bitti.” dedi.
“Artık rahat edersin Hanife teyzem.” dedim.
“Evet senin sayende sıkıntısız ekmek düşünmeden 3 yıl geçti.
Rabbim seni korusun.” dedi. 2 gün sonra vefat etmişti.
Çok üzüldüm.
Bizim halkımız dilenemez, isteyemeyiz.
Kol kırılır yen içinde kalır

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

sıkıntı bastı Dev projede adım atılıyor! İstanbul'a 10 yeni köprü yapılacak Fehmi Koru duyurdu ABD'nin yeni 'savaş' senaryosu GÖZLERİNİ AÇIP KAPATTIĞI İDDİA EDİLEN MUMYANIN SIRRI ÇÖZÜLDÜ