Terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Amerika Birleşik Devletleri'nin üç teröristin başına ödül koymasını değerlendirdi. Ağar, söz konusu gelişmenin stratejik bir hamle olabileceğini söyledi.
Terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, PKK terör örgütüne mensuplarının kara listeye alınmasının stratejik bir durum olabileceğini söyledi.
ABD için PKK'nın önce PYD/YPG ismini aldığını, daha sonra bu yapıya "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) ismi verildiğini hatırlatan Ağar, "Örgütün ve sürecin meşrulaştırılmasıyla ilgili bir süreç var. Buna yönelik engel de kendisinin geçmişte terör örgütü üyesi olarak tanımladığı kişilerin varlığı. Bu kişilerle ilgili bir tasfiye sürecinin başında da olabiliriz." dedi.
PKK'nın elebaşları ve ABD arasında "çıkar ortaklığı" olduğunu belirten Ağar, şunları söyledi:
"Yakın zamanda Suriye'deki bazı PKK'lı yöneticilerden ABD'nin rahatsız olduğu ve bu yöneticilerin Suriye'den çıkartılarak Irak'a ya da Kandil'e gönderilmesiyle ilgili bir fotoğraf ortaya çıkmıştı. Bu PKK'nın içerisindeki İran kanadının Suriye'deki alanlardan uzaklaştırılmasıyla ilgili bir denklem olarak kendisini göstermişti. Böyle bir konu da olabilir. Sürekli müzakere halindeler. PKK'nın lider kadrosuyla ABD arasında bir çıkar ortaklığı var. Adı geçen 3 kişiyle bir pazarlık uyuşmazlığı olabilir. ABD bundan rahatsız olabilir. Örgüt liderleri üzerinde bir baskı oluşturmaya çalışabilirler veya onları tasfiyeyle ilgili bir başka süreç devreye girmiş olabilir. Bir de ayrıca bu isimler yaşlandı. Yaşları 65'e geldi, bir emeklilik süreçlerini de öngörmemiz gerekiyor. ABD yeni bir konjonktür oluşturmaya çalışıyor."
Hem Türkiye hem de Ortadoğu açısından PKK'nın Suriye'de konvansiyonel meşru bir hüviyete kavuşmasıyla ilgili tehlikeli bir sürecin yaşandığını kaydeden Ağar, bu adımın Türkiye'nin ortaya koyacağı tepkileri engellemeye yönelik bir süreç de olabileceğine dikkati çekti.
"Ayn elCezire" denilen jeopolitik adanın, bir terör örgütü üzerinden ABD, Avrupa ve İsrail gibi birtakım güç odaklarınca kontrol edilmesi meselesinin söz konusu olduğunu dile getiren Ağar, "Ayn elCezire'nin özelliği Irak'ta Telafer ve Sincar, Suriye'de Deyrizor, Türkiye'de de Nusaybin, hemen karşısında da Kamışlı. Burası Osmanlı döneminde de stratejik bir adadır, adı "Arap dünyasının gözü" anlamındadır."dedi.
Bu adanın Hazar'dan Akdeniz'e, Karadeniz'den Körfez'e bağlantıların tam geçiş noktası olduğunu belirten Ağar, buranın hem ekonomik, hem siyasi hem de askeri üs olarak nitelendirildiğini vurguladı.
Ağar, "Bu jeopolitik adayı Batı dünyasının yeniden kontrol etmesiyle ilgili önemli bir süreç var."ifadesini kullanarak şunları söyledi:
"İngilizler o dönemde kendilerine yar edememişlerdi, o yüzden parçaladılar. Bugün aynı adayı ABD'lilerin PKK üzerinden kendi gücünü kullanarak yeniden birleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bunu zaten PKK kendi terminolojisinde söylüyor, PKK 'Irak'ı, İran'ı, Türkiye'yi, Suriye'yi parçalayacağım ve burada etnik kökenli bir garnizon terör devleti kuracağım.' diyor. Bu süreç ilerlerken göz boyama, şaşırtma, aldatma, oyalama politikalarına karşı Türkiye'nin çok dikkatli olması gerekiyor. Bu genel bir durum değil, 3 tane PKK'lı terörist için özel bir durum. Bu işin kadayıfı olmuş teröristler. Özel bir durum var. Bu jest de olabilir, ABD'nin iç hesapları ya da PKK'nın iç dizaynı da olabilir. Samimi midir, değil midir. Samimiyet testi genelle ilgilidir, samimiyet özelde değildir."
PKK'nın bölgedeki varlığını etkileyen ya da PKK'ya var olan desteğin kesilmesiyle ilgili bir durumun söz konusu olmadığını kaydeden Ağar, "Destek kesilse, o zaman 'ABD bir müttefik gibi davranmaya başladı.' diyebiliriz. Ama şu andaki özel bir durum. Bunlar ABD'ye devamlı ayak direyen 3 tane terörist. Belli ki bunlarla ilgili tasfiye süreci var. Bir diğer taraftan şatafatlı bir kaydırma da olabilir. Emekliliklerini kendileri de istemiş olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni akit gazetesi