Cüneyt Arkın İle Kemal Sunal’ın Neden Aynı Filmde Oynamadığını Biliyor Musunuz?
>>>
Hepimizin içinde derin yerler kaplayan Yeşilçam filmlerinin unutulmaz yıldızları onlar. Kimi kurallarıyla, kimi yakışıklılığıyla kim de karizmasıyla gönüllerde taht kuran oyuncuların bazıları yüzlerce film çevirmesine rağmen hiç aynı filmde yer almamışlardır.
Onlar Türk sinemasının efsane isimleri… Cüneyt Arkın, Kemal Sunal, Kadir İnanır, Kartal Tibet, Ediz Hun, Ayhan Işık, Yılmaz Güney gibi Yeşilçam efsaneleri aynı filmlerde görmek pek mümkün olmadı. Nedenini hiç merak ettiniz mi?
Oyunculukları kadar karakterleri ile de bir döneme damga vuran Yeşilçam’ın efsane isimleri arasında sıkı bir rekabet vardı. Bunu magazin basını aracılığıyla pek dillendirmeseler de imza attıkları sözleşmelerde fazlasıyla ortaya koydular.
Yeşilçam efsaneleri, film sözleşmelerine imza atarken afişlerde adının ilk sırada yazılmasını şart koşardı. Bu o döneme damga vuran birçok isim için ilginç ama olmazsa olmaz bir koşuldu.
İşte bu nedenle yukarda isimlerini saydığımız efsaneler, gölgede kalmamak için bu gerekçeden ötürü aynı filmlerde buluşmamaya özen gösterirdi.
Ayrı ayrı her birinin filmlerini bıkmadan usanmadan aşkla izlesek de gönül bu yıldızları aynı bir filmde de görmek isterdi doğrusu.
******************************
Kızın karnı gitgide şişmeye başlar.Annesi durumu fark eder, kızına hamilemisin diye soramaz. Doktora götürür ve şok gerçeği orada öğrenir ama bu çok farklı bir olay =>>>
Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir olay meydana geldi. 13 yaşındaki kızın karnı her geçen gün şişmeye başlar. Annesi bu durumu anlar fakat kızına hamile misin diye soramaz. Kuşkulu anne, kızını doktora götürür ve inanamayacağı gerçeği orada öğrenir.
Anne kızının hallerinden önce kuşku duyar. Fakat daha çok küçüktür. Kızını takip etmeye başlayan anne garip bir durum göremez. Kuşkulu anne yine de kızıma bir sorayım der ve sorar. Ancak küçük kızı annesine böyle bir şeyin mümkün olmadığını, hiç bir erkekle böyle bir temasa geçmediğini iddia eder. Fakat küçük kızın bu halleri göz ardı edilecek gibi değildir…
Zaman geçtikçe kızın karnı hem karnı gitgide büyümüş hem de öteki belirtiler de devam etmiş. Anne, “Bu yaşta Allahım Allahım, kepazelik bu” dese de küçük kız hala hamile olmadığını söylemeye devam etmiş. İçi içini yiyen anne, küçük bir kasabada yaşıyor olmalarına rağmen dedikoduları göze alarak kızını doktora götürmüş.
Fakat çekilen ultrasonun ardından kızının söylediklerinin doğru olduğu anlaşılmış. Kızı doğru yalan söylemiyormuş.. Doktor dahi böyle bir şeyi ilk kez yaşadığından ne söyleceğini bilememiş. Çünkü küçük kızın karnında çok büyük boyutlara ulaşmış bir tümör çıkınca şişkinliğin ve öteki belirtilerin esas nedeni ortaya çıkmış. Küçük kız zaman kaybetmeden, hemen ameliyata alınmış. Doktorların rutin olarak kabul edilen bu operasyon esnasında karnını açmışlar ve o gördükleri manzara karşısında şoke olmuşlar. Fakat olanlar bununla da kalmamış. Meğer tümör zannettikleri şey kocaman bir ahtapotmuş… Üstüne üstlük kıpır kıpırmış da ahtapot canlıymış. Doktorlar gördükleri karşısında şoke olmuşlar…
Böyle bir şeyle ilk kez karşılaşmanın şokunu yaşamışlar… Olayın aslı sonradan ortaya çıkmış… Kız 34 ay önce ailesiyle beraber okyanus kıyısındaki bir kasabada tatil yapmış…
Ahtapot yumurtaları da mikroskobik boyutlarda olurmuş ve bu yumurtalardan doğal olarak okyanus sularında milyarlarca bulunuyormuş… Kız büyük ihtimalle yüzerken yuttuğu sularla birlikte bu yumurtalardan da yutmuş.
Bu yumurtalardan biri de, milyonda bir olabilecek bir şekilde de olsa, kızın bedeninin içinde hayata tutunmayı, hatta büyüyüp gelişmeyi başarmış. Belki inanamıyor olabilirsiniz…
Ancak hayatta nadir karşılaşılan bu olayın gerçekliği kamuoyuna dahi yansımış ve konu araştırmalara konu olmuş… İnsan hayatta hiç olmaz denen şeylerle karşı karşıya kalabiliyor!