En Çok Okunanlar
06 Ekim 2022 ( 837 izlenme )
Reklamlar

HİÇBİR YERDE DUYMADIĞINIZ GERÇEKLER!

TURGUT ÖZAL İLE İLGİLİ HİÇBİR YERDE DUYMADIĞINIZ
GERÇEKLER!

>>>>>

Semra Özal da Türk siyasi hayatının en renkli isimlerinden biri olan eşi Turgut Özal kadar
renkli bir kişiliğe sahipti. Türkiye ilk kez "First Lady" tanımını onunla öğrendi.
Turgut Özal'ı hiçbir zaman yalnız bırakmayan Semra Özal, eşini, son anlarını, ölümünün 28.
yılında AA muhabirine anlattı.
Semra Özal, 39 yıl aynı yastığa baş koyduğu Turgut Özal'ın, Türkiye'nin bir dönemine
damgasını vurduğunu söyledi.
Turgut Özal ile aynı yerde çalıştıklarını, bu şekilde tanışıp evlendiklerini aktaran Özal, "Turgut
Özal, çok iyi bir insan, çok iyi bir eş ve de çok iyi bir babaydı. Hiç kimseyi kırmazdı, çok
yumuşak huylu, anlayışlı bir insandı. Çok sevecendi, çocuklar ondan çok benden çekinirdi."
diye konuştu.
Turgut Özal'ın yoğun çalışmasına rağmen eve pek iş getirmediğini anlatan Semra Özal, bazen
vatandaş olarak kendisinin de fikirlerini sorduğunu kaydetti.
Eşinin son derece hoşgörülü olduğunu dile getiren Özal, "Medyada kendisine yönelik
eleştirilere hiç aldırmıyordu. Hatta eleştirilere o kadar açıktı ki kendisi ile ilgili karikatürlerin
orijinallerini isteyip, duvarına asardı." dedi.
Kendisinin ön planda olmasının eşini hiç rahatsız etmediğini belirten Özal, "Hatta beni hep
desteklerdi. 'Eleştirilere aldırma, bildiğin yolda ilerle' derdi." şeklinde konuştu.
"Siyasete girmesini istemezdim"
Geriye dönme fırsatı olsa eşi Turgut Özal'a siyasete girmemesi yönünde telkinde bulunmak
isteyeceğini belirten Özal, "Siyaset çok zor ve nankör. Yaptığınız iyi şeyler de gün geliyor inkar
ediliyor. Çocuklarım veya torunlarımın da siyasete girmesini istemem, eğer bana sorarlarsa."
değerlendirmesinde bulundu.
Yıllar geçtikçe eşine olan özleminin arttığını vurgulayan Özal, şunları ifade etti:
"Yokluğunda kendimi boşlukta hissediyorum. Ona olan özlemi anlatmak çok zor. Çok büyük
bir boşluk. Türk halkının büyük bir bölümü yaşarken de onun kıymetini bildi, gereken değeri
verdi. Ancak bir kısmı öldükten sonra onu anladı ve takdir etti. Şimdi daha iyi tahlil ediyorlar
değerini. Eğer biraz daha yaşasaydı kafasındaki Türkiye'ye yönelik planlarını hayata geçirirdi.
Çok çalışkandı. Geç saatlere kadar uyumaz çalışırdı. Belki bir nebze de bu yüzden sağlığını
ihmal etti. Yemek yemeyi çok severdi, ona zarar verecek ağır yiyecekleri bazen saklardım
ama ne yapar eder onu bulur yine de yerdi."
Özal'ın son anları
Eşinin son gününde yaşananları anlatan Özal, "O son gün ben kahvaltı hazırlıyordum, o da
spor yaparken birden düştü, geldiler apar topar araca aldılar, gerekli müdahale yapılamadı.
Ambulans beklenmedi, arabaya kondu. Bahçede bir ambulans vardı ama mostralık
duruyordu. Ne şoförü vardı ne de çalışıyordu. Hastanede gerekli müdahalenin yapıldığını da
sanmıyorum. Hatta 'Özal geliyor' denince ziyarete geldiğini sanmışlar. Ben de arkadan araba
ile takip ettim. Evde bir doktor olsaydı, düştüğü anda müdahale edebilseydi belki
kurtarılabilirdi. Bir devlet liderinin sağlının nasıl korunacağına dair bir mantalite henüz
oluşmamıştı." değerlendirmesinde bulundu.
Ölümünden 19 yıl sonra 2012'de "cinayet sonucu öldüğü" yönündeki iddialar nedeniyle otopsi
yapılması için eşinin mezarının açıldığını hatırlatan Özal, "Ölüm nedeni ile ilgili iddialardan
sonra tekrar mezarı açıldı ve tahlil yapıldı. Maalesef zehir bulundu ama nasıl verildi, kim verdi
bilenemediği için o konu öylece kaldı." dedi.
"Suikast girişimini o günden sonra bir daha aile içinde konuşmadı"
Eşinin Anavatan Partisi'nin 18 Haziran 1988'de Ankara Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen
2. Olağan Kongresi'nde uğradığı silahlı saldırıya değinen Semra Özal, "Suikast girişiminde de
bir sonuç alınamadı, bir kişi yakalandı ama arkası gelmedi çünkü o bir kişinin yapacağı iş
değildi. O suikast girişimini o günden sonra bir daha aile içinde konuşmadı. Görüntüleri
tekrar tekrar izledi ama bize yansıtmadı." diye konuştu.
Semra Özal, bir zamanlar çok ilgi gören ve ilk kez eşinin başlattığı "İcraatın İçinden"
programının yapılan hizmetlerin anlatılması için hayata geçirildiğini dile getirerek, "Turgut
Özal'ın elinde sürekli kalem bulunması da onun alameti farikasıydı." ifadesini kullandı.
"Vakfa almadıklarımız aleyhimizde konuşmaya başladı"
Özal, ambleminden dolayı "Papatyalar" olarak anılan Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı'na da
değinerek, vakfın çok önemli hizmetlerde bulunduğunu ancak haksız eleştiriler aldığını
kaydetti.
Semra Özal, şöyle konuştu:
"Vakfa almadıklarımız aleyhimizde konuşmaya başladı. Malta Köşkü'nde yaptığımız gecede
çok önemli miktarda yardım toplandı, o geceye katılamayanlar kıskançlıktan bir sürü laf
uydurdu ama onlara hiç kulak asmadık. Oysa vakıf birçok başarılı iş yaptı, maddi durumu iyi
olmayan çocukları okuttu, hastaları tedavi ettirdi, köyleri dolaştı sağlık taramaları yaptı. En
önemlisi de resmi nikahı olmayan kadınların bu haklarını elde etmesini sağladı. Köy köy
gezip, toplu nikah törenleri yaptı. Hatta bu çalışmamız nedeniyle Amerika'dan bile taltif
edildik."
Siyasi hayattan çekildikten sonra da dostlarının ilgisinin devam ettiğini anlatan Semra Özal,
hepsinin çok vefalı çıktığını, sürekli ziyaret ettiklerini söyledi.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

BUNU MUTLAKA YAPIN GERÇEK BİR SEVGİ HİKAYESİ Zekai Aksakallı paşa dan Kızılcık şerbeti