Auto-Created-3
27 Aralık 2018 ( 261 izlenme )
Reklamlar

Dövizde dikkat çeken ikilem! İşte gerçek fiyatı...

Dövizde dikkat çeken ikilem! İşte gerçek fiyatı...
Dünyanın önde gelen bankalarından JP Morgan ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 'Adil Ekonomik Döviz Kurunun Hesaplanması' kriterlerine göre USD/TL için gerçek fiyatın 4,144,50 aralığında olması gerekiyor.
Dövizde dikkat çeken ikilem! İşte gerçek fiyatı...
 Dr. Ahmet Yarız, Dünya Gazetesi'nde yer alan analizinde, dolarda döviz kurunda yaşanan fiyatlama ikilemini, spekülatif ve adil fiyatlamayı ayrıntılarıyla paylaştı.

Cumhurbaşkanlığı ve Mil­letvekili genel seçimle­rinin erkene alınması ile hız kazanan ve Rahip Brunson ile zirveye çıkan politik riskler, döviz kurunda 2002 yılından beri gö­rülmemiş dalgalanmalara ve yük­selişlere neden oldu. Döviz ku­ru 2017 yılının tamamında % 15, 2018 yılbaşından Ağustos sonuna % 71 ve bir buçuk yılı aşan bir sü­renin toplamında % 96 artış gös­termiştir. Özellikle tutuklu yargı­lanan Rahip Brunson ile ilgili ola­rak Başkan Trump başta olmak üzere ABD yönetiminin tehdit­leri ve yaptırım uygulamaları ile hızlı yükselen USD/TL Ağustos başlarında gün içi işlemlerde 7,20 TL’lerin üzerini test ederek hafız­larımızda uzun bir süredir unu­tulmaya yüz tutmuş kur endişele­rinin gündemde yoğun bir şekilde yer almasına neden olmuştur.

 Döviz Kurunun Gelişimi

Yaşanan yükselişlerin akabinde mali ve parasal önlemlerin belir­leyici etkisi, global politik riskle­rin de kısmen azalmasıyla TL de­ğer kazanmaya başlamış ve 30 Ka­sım 2018 itibariyle 5,17 seviyesine gerilemiştir. USD’de yıl içinde gö­rülen en yüksek 7,20’ye göre % 28 değer kazancı anlamına gelen bu seviye ile birlikte düşüş trendinin devamı ile kurun daha da gerileye­bileceği kamuoyunun gündemin­de yer almaya başlamıştır.

Döviz kurundaki düşüş trendi de yükseliş trendinde olduğu gibi fiyatlama, beklentiler, yatırım vb. tüm iktisadi faaliyetlerin sağlıklı, öngörülebilir ve istikrarlı bir ze­minde oluşmasını engellemekte­dir. Bununla birlikte kurdaki hız­lı artışlar enflasyon başta olmak üzere, ödemeler dengesi, büyüme ve bütçe performansı alanında bir bölümü hemen bir bölümü de ge­cikmeli olarak ortaya çıkan tahri­batlara neden olmakta ve ekono­minin temel dinamiklerini tehdit etmektedir. Öte yandan hızlı yük­selişler sonrasındaki düşüşler ise oluşan tahribatları kısa zaman­da onarıcı etkiler üretememek­te, ekonominin temel dinamikle­rindeki iyileşme süreci daha uzun bir zamana yayılabilmektedir. Bir başka ifadeyle hızlı yükselen dö­viz kuru yükseliş süresi ile uyum­lu bir sürede geri gelmediği ve ge­ri çekilme nisbeten daha uzun bir zaman yayıldığı takdirde makro ekonomik göstergelerde oluşan tahribatların onarılması daha uzun bir zamana yayılmaktadır.



Döviz kurunda yaşanan yüksek artışlar ve dalgalanmaların eko­nominin temel dinamiklerinde karşılığının olmadığı, kur sevi­yesinin reel bir ekonomik tabana dayanmadığı ve spekülatif atak­ların bir sonucu olduğu tartışma­larını da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalara ışık tutmak ama­cıyla uluslararası gösterge niteli­ği taşıyan Reel Efektif Döviz Kuru yardımıyla TL’nin reel değerine yönelik analiz bu yazının amacını oluşturmaktadır.

Bir ülke para biriminin başka bir ülkenin para birimi cinsinden ifade edilmesi ‘Döviz Kuru’ ve­ya ‘Parite’ olarak ifade edilmek­tedir. Türkiye’nin dış ticaretin­de önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepe­te göre TL’nin ağırlıklı ortalama değeri Nominal Efektif Döviz Ku­ru (NEK) olarak tanımlanmak­tadır. Nominal döviz kurlarının ülkeler arası nisbi fiyat farklarını göstermemesi nedeniyle enflas­yon, GSYH ve işgücü maliyetle­ri vb. kriterler kullanılarak NEK üzerindeki fiyat etkileri arındırıl­makta ve Reel Efektif Döviz Ku­ru (REK) elde edilmektedir. Reel Efektif Döviz Kuru (REK), TL’nin reel düzeyinin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Türkiye uy­gulamasında; Tüketici Fiyat En­deksiTÜFE, Üretici Fiyat En­deksiÜFE, Birim İş Gücü Ma­liyetiBİM, Gayri Safi Yurtiçi HasılaGSYİH vb. kriterler kul­lanılarak TCMB tarafından he­saplanan bu endeks dış ticarette rekabet gücünü ve performansı­nı etkilemesi nedeniyle yakından takip edilen makroekonomik bir göstergedir. Bir başka ifadey­le REK ülkeler arasındaki göre­li maliyet ve fiyat farklarının dü­zeltilmiş hali olup ekonomilerin rekabet güçlerinin değerlendiril­mesinde önemli bir makro eko­nomik gösterge olup yakından takip edilmekte ve NEK’in han­gi oranda gerçekçi olduğunu gös­termektedir.

REK’nin azalma­sı ile yurt içindeki mal ve hizmet fiyatlarının göreli olarak düştü­ğü ve ihracatta rekabet gücünün arttığı, REK’nin artması ile de it­hal mal ve hizmetlerin fiyatları­nın göreli olarak ucuzladığı, itha­latın avantajla hale geldiği ve ih­racatta rekabet gücünün azaldığı kabul edilmektedir. TÜFE bazlı REK hesaplaması Türkiye’deki fi­yat düzeyinin dış ticaret yapılan 45 ülkenin fiyat düzeylerine ora­nının ağırlıklı ortalaması ve dış ti­caretteki payı esas alınarak yapıl­maktadır. 

Bu ülkelerin bir bölümü aşağıdaki gibidir: 

(1) Gelişmiş ül­keler: Almanya, İtalya, ABD, Fran­sa, İngiltere, İspanya, Belçika, Hollanda, Japonya, Kore, İsviçre, Avusturya, İsveç, Tayvan, Yuna­nistan, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Finlandiya, Danimarka, İrlanda, Slovakya, Portekiz.

(2) Gelişen ül­keler: Çin, Rusya, Romanya, Po­lonya, Hindistan, Macaristan, Bulgaristan, Tayland, Kazakistan, İran, Suudi Arabistan, Endonez­ya, Malezya, Mısır.

USD/TL ve Reel Efektif Döviz Kurunun (REK) Gelişimi



Grafik 2’de Döviz kuru ve REK’in Ocak 2003Kasım 2018 dönemi içindeki değişimleri yer almakta­dır. Ocak 2003Mayıs 2013 ara­lığında 100’ün üzerinde değerini muhafaza eden REK anılan tarih­ten sonra ılımlı düşüş trendi için­de genellikle 100’ün altında bir se­yir izlerken 2016 yılı son çeyre­ğinden itibaren ise dikkat çekici bir azalış gerçekleşmiş ve Mayıs 2018’den itibaren düşüş hızlan­mıştır.

Reel Efektif Döviz Kuru



REK’in daha kısa bir zaman di­limindeki karşılaştırmalı deği­şimlerinin yer aldığı Tablo 1’e gö­re TL’nin 2003 Ocak ayında 89 ile başladığı değeri Eylül 2018’de ta­rihin en düşük seviyesi olan 61’e gerilemiş, Ekim 2018’de ise kur­lardaki gerileme ve enflasyon et­kisi ile yükselerek önce 69 değe­rine ardından Kasım 2018’de 74 değerine ulaşmıştır. Endeksin Eylül 2018’de ulaştığı 61 değe­ri TL’nin diğer para birimlerine göre hak ettiği değerin % 40 ka­dar altında olduğu anlamına gel­mektedir. Bu seviyeler endeksin hesaplanmaya başladığı 215 ay­lık süredeki en düşük değerlerdir. Aynı dönemlerde TL gelişen ülke para birimlerine göre daha da za­yıflamıştır.

Gerek grafikte ve gerekse tablo­da veriler daha dikkatli incelen­diğinde; TL’nin Mayıs 2013’e ka­dar istikrarlı bir şekilde gücünü koruduğu, anılan tarihten sonra önemli ataklara karşı sınırlı bir zayıflamaya maruz kaldığı an­cak Ekim 2016’dan sonra zayıf­lamanın arttığı ve özellikle Ma­yıs 2018’den itibaren hızlandığı görülmektedir. REK’ in 215 aylık süredeki gelişimini iki ana gru­ba ayırmak suretiyle incelemek gerekir: Birinci Dönem: Ocak 2003Nisan 2013 ve İkinci Dö­nem: Mayıs 2013Kasım 2018. REK’in birinci dönem ortalaması 111 iken, ikinci dönemdeki ortala­ması ise bu değerin oldukça altın­da ve 95olarak gerçekleşmiştir. İkinci dönemde TL’nin daha zayıf performans göstermesinde glo­bal finansal piyasalarda FED’in bilanço küçültme sürecinin baş­layacağı endişeleri, ülkemizdeki Gezi olayları ve 17/25 Aralık süre­ci etkili olmuştur. REK, TCMB ta­rafından hesaplanmaya başladığı Ocak 2003Ekim 2018 dönemin­deki 215 aylık süreçte en yüksek 127 değerine ulaşırken en düşük değer ise 61 olarak gerçekleşmiş ve ilgili dönemdeki değer oynak­lığı aralığı iki katına yakın gerçek­leşmiştir.

 

 TL’nin maruz kaldığı bu yüksek kayıplar ve dalgalanmalar fiyatla­manın hangi düzeyde ekonomik ve ekonomi dışı temellere dayan­dığını sorgulanmasına yol açmak­tadır. Bu tartışmalara ışık tutmak ve TL’nin reel değerini bir başka ifadeyle adil ekonomik değerini belirlemek amacıyla aşağıda ay­rıntıları verilen hesaplama yapıl­mıştır.

Adil Ekonomik Döviz Kurunun Hesaplanması (AEK)



REK esas alınarak Kasım sonu itibariyle USD/TL için AEK 3,86 TL olarak hesaplanmıştır. Anı­lan tarihteki güncel kur olan 5,17 TL değeri ile hesaplanan AEK ku­ru arasındaki fark ekonomik ol­mayan unsurlardan kaynaklanan risk primi olarak değerlendiril­mektedir. Bu risk primini oluştu­ran unsurlar Global ve Yerel ola­rak iki ana grupta toplanmakta ve içeriğinde ise FED fazi artış süre­ci, uluslararası sermayenin geliş­miş ülkelere (ABD’ye) yönelmesi, dünya ticaretine yönelik endişe­ler, petrol fiyatları, çeşitli coğraf­yalardaki sorunlar, ülkemizde­ki seçim süreci, ABD ile aramız­da yaşanan başta PKK/YPG ve Brunson krizleri ile temel ekono­mik dengelerde bozulma endişe­leri gibi farklı konular yer almak­tadır. Bütün bu sorunların bile­şimi ise risk primi olarak TL’nin değerini aşındırmaktadır. Bu he­saplamayı desteklemek amacıyla; gerçekleşen döviz kurları ile yu­karıdaki tabloya göre aynı dönem­lerde hesaplanan Adil Ekonomik Döviz Kuru (AEK) aşağıdaki gra­fikte karşılaştırılmaktadır.

Güncel USD/TL ve AEK Gelişimi



Grafikte güncel USD/TL ile ay­nı tarihler için hesaplanan AEK gelişimi Ocak 2003 Kasım 2018 dönemi için karşılaştırıldığında; 2013 yılının ikinci yarısına kadar oldukça yakın ve önemli sapma­ların yaşanmadığı görülmektedir. Bir başka ifadeyle güncel döviz kuru ile AEK birbiriyle uyumlu ve belirli bir aralıkta hareket etmek­tedir. Ancak 2013 yılının ikinci yarısı başlangıç olmak üzere 2016 yılı III.çeyrekten itibaren arada­ki makas açılmaya başlamış ve 2017 yılı III.çeyrekten itibaren de hızlanarak geçmiş dönemde gö­rülmediği kadar büyümüştür. Bu değerlendirmemizi destekleyen bir başka veri ise JP Morgan ta­rafından farklı ülkeler için yapı­lan REK endeksi hesaplamasıdır. Aşağıdaki grafikte bu veriler yer almaktadır.

JP Morgan Gelişen Ülkeler ve Türkiye REK Gelişimi



Grafikte; Brezilya, Meksika, Gü­ney Afrika, Hindistan, Endonez­ya, Polonya Rusya ve Türkiye’den oluşan gelişen ülkelerin para bi­rimlerinin yer aldığı Reel Efektif Döviz Kuru (REK) ortalaması ile Türkiye verisi yer almaktadır. Bu grafikte de görüldüğü gibi TL, di­ğer ülke ortalamalarının oldukça altına (neredeyse yarısına) geri­lemiştir. Esasında TCMB ve JP Morgan’ın REK verileri birbirle­rini teyit etmektedir.

Bu yaklaşımla Kasım sonu ve­rilerinden hareketle TL’de % 30’a yaklaşan bu aşırı değer kaybının sürekli olamayacağı, USD/TL için 4,144,50 aralığının adil ekono­mik bir fiyat olduğu düşünülmek­tedir. Global ve bölgesel ölçekte olağan dışı politik bir risk oluş­madığı takdirde TL’deki değer ka­yıplarının telafi edilerek bu güç­lenmenin devam etmesi ve USD/ TL’nin hesaplanan band aralığı­na yönelmesi beklenmektedir. Hesaplanan bu değerler nominal olarak görülmese bile, kur seviye­sinin uzun bir süre mevcut sevi­yeleri korumak suretiyle enflas­yonun gerisinde kalarak reel ola­rak bu değerlere erişmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

KAYNAK: DÜNYA GAZETESİ

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Görevine iade edildi Türkiye’yi ayağa kaldıracak büyük güç. İsrail’e bile son olacak KANSERİN BİR NUMARALI DÜŞMANI Tuz ve Zeytinyağı Karışımı ile Vücuttaki Ağrıları Geçirin.