Alparslan Türkeş ve Abdurrahim Karakoç’un abdest anısı
1972 yada 73 yılıydı,Alpaslan Türkeş Maraşa geldi Bir avuç genç ülkücü,üç dört tanede orta yaşlı büyükler var.En yaşlımız il başkanımız Rahmetli Mehmet Özbaş amca,en genci de bendim. Türkeş’i karşılayıp MHP il binasına getirdik,vakit öğle zamanı Başbuğ abdest almaya başladı,bizlerde bir telaş,bir gulgule sorma gitsin.
Parti binasında havlu yok,herkes birbirini suçlamaya başladı. Kara kavruk, gözlerinde korkusuz bir ifade olan, orta yaşlı birisi aramıza girdi,”telaşlanmayın gençler,onun cebinde mendili vardır,yoksa bile yüzünü koluna siler şöyle” diyerek,kolunu yüzüne götürüp siler gibi yaptı. Neredeyse birbirimizin boğazına sarılacakken,meseleyi hallediverdi,tatlı tebessümüyle hepimizi yatıştırdı.
Nitekim Türkeş abdestini bitirdi,cebinden sakız gibi bembeyaz bir mendil çıkarıp kurulandı. İlk kez gördüğüm o kara kuru kavruk, yiğit ve korkusuz adam Abdurrahim Karakoç’tu. Abdurrahim ağabeye sonsuz Rahmet dileğiyle…
Yürüdüm sel oldum durdum göl oldum / Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum/ Zulüm sıcağında serin yel oldum/ Yürekten yüreğe estim; gel de gör.
Sonu hatırladım,ilki duyunca/ Kula kul olmadım ömür boyunca/ Hakkın zehirini içtim doyunca/ Batılın balına küstüm; gel de gör.
Çıkar için lâf davulu çalmadım/ Hiçbir yerden makam,rütbe almadım
/ Bildimse söyledim,korkak olmadım/ Bilmediğim yerde sustum; gel de gör. / Abdurrahim Karakoç. Facebook fahrı koparın yazısındaan alıntılanılmıştır