İbretlik Hikaye: Öğretmen
Eğitimciliğe gönül vermiş, yüzlerce talebe yetiştirmiş,tek serveti yetiştirdiği öğrencilerin başarıları olan emekli öğretmen hayatındaki en değerli hatırasını anlatmaya başlar.
Çiçeği burnunda yeni öğretmen olmuş Anadolu’nun ücra bir kasabasına tayin olmuştum. O yıllarda tek ulaşım demiryollarıylaydı.
Neredeyse iki gün süren yolculuğum bir kaç saat rötarla kasaba istasyonunda sona ermişti. tecrübesiz yol yöntem bilmez halimle öylece istasyona inmiş, elimde bavulumla geç gelmenin verdiği ne yapacağını bilmezlikle istasyon görevlisini yanına gittim, yeni öğretmen olduğumu söyledim, hava da kararmak üzereydi.
Güler yüzlü adam hocam mesai bitti okulda zaten 2 öğretmen var biri müdür,lojman var ama anahtar müdürdedir, O da epey uzakta oturuyor, burası gördüğün gibi az nüfuslu bir kasaba , burada otel falan da yok, gel seni bu akşam misafir edelim dedi.
Çaresiz peki diyerek yürümeye başladık istasyona yakın bir eve geldik kapıyı çaldı, açan yaşlı kadına anacım bu gece misafirin var kasabamızın yeni öğretmeni diye beni tanıttı, sonra bana dönüp merak etme evin gibi rahat ol diyerek istasyona döndü.
Evin kapısının üzerindeki yazı da dikkatimi çekmişti” misafir evin bereketidir” yazıyordu. Karı koca güler yüzle hemen beni içeri davet ettiler, onların bu sıcak kanlılığı tedirginliğimi biraz olsun almıştı üzerimden.
Kadıncağız hiç sormadı bile, hemen sofra kurdu,birlikte yemek yedik ardından çay sohbet muhabbet iyice kanım ısındı onlara.Üzerimdeki yol yorgunluğu ile saat epey ilerlemiş, ağır bir uyku beni içine çekiyordu.
Ev sahiplerine de bir şey diyemiyordum, bir müddet daha geçti bir hareket yok, artık dayanamadım sordum anacım sizin buralarda kaçta yatılır diye. Hacı anne” evladım burada herkes işinde gücünde erken yatılır erken kalkılır, fakat biz son treni bekliyoruz birazdan geçer, onu bekliyoruz deyince.
Bende hay Allah bende size yük oldum herhalde bir yakınınız gelecek onu bekliyorsunuz dedim. hacı anne yok evladım kimseyi beklediğimiz falan yok, burası ırak memleket olaki geç vakit yabancı birisi gelirse etrafta ışığı yanan bir ev bulamaz sokakta kalır.
Gelen olursa ışığı yanan bir ev bulsun diye bekler ,sonra bir müddet istasyonu gözetler gelen yoksa öyle yatarız, istasyondaki çalışanda tembihlidir, gelen olursa sokakta kalmasın diye.
Kasabadaki ilk günümde bütün hayatıma yol gösterecek, ışık tutacak bir öğüt almış, insanı insan yapan bir şey öğrenmiştim “misafirperverlik” idi. O yazı ilk gün gibi gözümden gitmez “misafir evin bereketidir.”