***************
"Çin'in kötü günleri geri dönüyor"
AA |
Foreign Affairs dergisinde yayımlanan makalede, Devlet Başkanı Şi Cinping yönetimindeki Çin'de, eski baskıcı anlayışın geri gelmeye başladığı savunularak, özellikle ülkedeki Müslümanlara ve Uygur bölgesindeki eğitim kamplarında bulunan kişilere baskı yapıldığı iddia edildi.
"Çin'in kötü günleri geri dönüyor"
Arkansas Devlet Üniversitesi tarih bölümünden Doç. Kelley Hammond, Loyala Üniversitesi tarih profesörü Rian Thum ve California Üniversitesi tarih profesörü Jeffrey Wasserstrom'un imzasıyla yayımlanan "Çin'in kötü günleri geri dönüyor" başlıklı makalede, Çin'in uyguladığı politikaların ülkeyi geriye götürdüğü öne sürüldü.
Çin'in Sincan bölgesinde yeniden eğitim kamplarının kurulması, Hong Kong'daki siyasi baskılar, geçen yıl ölen Nobel ödüllü muhalif Liu Şiaobo'nun kanser tedavisi için yurt dışına gitmesine izin verilmemesi ve Müslümanlara yönelik uygulamalar, ülkenin geçmiş yüzyıldaki baskıcı rejimine döndüğünün işareti olarak yorumlandı.
Pekin yönetiminin, son dönemde uyguladığı etnik ve politik baskılarının coğrafi kapsamını artırdığı belirtilen makalede, "özgür görünen batı sınır bölgeleri" dahil tüm ülkede baskıcı yönetimin sürdürüldüğü savunuldu.
Bu politikaların sadece Çin'in "baskıcı" rejiminin bir örneği olmadığı, aynı zamanda endişe verici yeni uygulamaların da başlangıcı olacağı ifade edildi.
Sincan bölgesi ve kamplar
Çin hükümetinin, özellikle son 2 yıldır Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne yönelik, Uygur ve diğer etnik unsurları "asimile etmek için benzeri görülmemiş uygulamalara" gittiği öne sürüldü.
Çin'in hiçbir gerekçe olmadan bir milyondan fazla Uygur ve diğer etnik azınlıklar için "eğitim yoluyla dönüşüm kampları" kurduğu ve bu kamplarda mesleki ve yasal eğitimlerin verildiği savunuldu.
Kamplarda, eski mahkum oldukları ifade edilen kişilerin, askeri tarzda eğitime tabi tutulduğu, taciz olaylarının yaşandığı, bu kişilere parti sloganlarının ezberletildiği ve Devlet Başkanı Şi'nin düşüncelerinin öğretildiği iddialar arasında.
Ayrıca makalede, Çin hükümetinin çok sayıda vatandaşını, Uygurların evlerini gözetlemek ve bu kamplara alınacak kişileri seçmek için görevlendirildiği değerlendirmesi yer aldı.
"Baskılar Hong Kong'u da etkiliyor"
Pekin'in, Hong Kong'da 2016'da kurulan ve Çin'den tam bağımsızlık isteyen Hong Kong Ulusal Partisini yasa dışı ilan ederek faaliyetlerini yasakladığı hatırlatılarak, söz konusu parti lideri ve üyelerinin "teröristten farkı olmayan ayrılıkçılar" olarak nitelendirildiği anımsatıldı.
Makalede, Çinli yetkililerin "ayrılıkçı" söylemini daha önce Hong Kong için kullanmadığı ve bölgede böyle bir uygulamanın görülmediği aktarıldı.
"Gazetecilerin vizeleri iptal edilebilir"
Makalede, Pekin'e seyahat eden gazetecilerin, yönetimi rahatsız edecek haberler yapmaları halinde vizelerinin iptal edilebileceğinin uzun zamandır bilindiğine vurgu yapıldı. Böyle bir uygulamanın Hong Kong'da ekim ayına kadar görülmediğine dikkat çekilirken, Financial Times Asya Editörü Victor Mallet'in, ekimde vizesinin iptal edildiği belirtildi.
Yetkililerden bu konu hakkında açıklama yapmazken, makalede bunun Mallet'in, Hong Kong Yabancı Gazeteciler Kulübünde, bölgede son zamanlarda "yasa dışı" kabul edilen Hong Kong Ulusal Partisi başkanının katıldığı etkinlikte moderatörlük yapmasının misillemesi olduğu savunuldu.
“Çocuklara Müslüman ismi koyma yasağı getirildi”
Makalede, Pekin yönetiminin 2015 yılında Sincan’daki ailelere “çocuklara Müslüman ismi koyma” yasağı getirdiği, bu yasağın komşu Ningşia bölgesine de yayıldığı iddia edildi.
Eylül ayında Çinli yetkililerin, yerel bir nehir olan Aiyi’nin isminin, Hazreti Muhammed’in eşi Hazreti Ayşe’yi çağrıştırdığı gerekçesiyle Diannong olarak değiştirildiği de makalede yer aldı.
Çin’in güneydoğusundaki Şiamın kentinde, öğretmenlerden pasaportlarını 1 Ekim Çin Ulusal Günü’nden önce teslim etmelerinin istendiği, bu uygulamayla devletin izni olmadan, Hong Kong veya başka bölgelere seyahatin önlenmesinin hedeflendiği öne sürüldü. Makalede, Şi’nin iktidarının beşinci senesinde bu gibi olayların ülkedeki eski baskıcı uygulamaları hatırlattığı ve modern huzursuzluklar ile politik krizlere sebep olduğuna değinildi.